• 15 Şubat 2020

Diyarbakır’da “İslamcılık Tartışmaları” Paneli

Diyarbakır Özgür-Der’in aylık programlar dizisinde şubat ayında “İslamcılık Tartışmaları” konuşuldu.

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi’nin her ay periyodik olarak düzenlendiği programların beşincisi Bahadır Kurbanoğlu, Kenan Alpay ve Murat Koç’un “İslamcılık Tartışmaları” paneliyle devam etti.

Nureddin Yargıcı’nın okuduğu Kur’an-ı Kerim’le başlanan program, Ömer Arslan’ın konuşmacılar hakkında verdiği kısa biyografilerin ardından konuya geçildi.

Konuşmalarda genel olarak, İslamcılık, ortaya çıkışı, tarihsel arka planı, gelişim ve gerilişi üzerinde duruldu.

Koç: İslamcılık, İslam’ın Hayata Hâkim Kılınmasını İfade Eder

Moderatörlüğünü Murat Koç’un yaptığı panelde Koç, İslamcılık tanımı yaparak, ilk olarak nasıl ortaya çıktığını özetledi. İslamcılık meselesinin Osmanlı’nın tarih sahnesinden geri çekilmesiyle ortaya çıkan bir kavram olduğunu dile getirdi. Batılılaşmaya bir tepki olarak, milliyetçilik ve komünizmle beraber İslamcılık düşüncesinin geliştiğini belirti. Yaklaşık 200 yıldır tartışılan bir mesele olduğunun altını çizdi. Müslüman toplumlarının aydınlarının düşüncelerinin bir ürünü olarak ortaya çıktığını vurgulayan Koç, İslamcılığın tanımını ise şöyle yaptı: “19. ve 20. Yüzyılda İslam’ı bir bütün olarak; inanç, ibadet, ahlak, felsefe, siyaset, hukuk, eğitim; aklınıza gelebilecek tüm sosyal boyutları ifade eder. İslam’ı yeniden hayata hakim kılmak ve akılcı bir metotla Müslümanları, İslam dünyasını, Batı sömürüsünden, zalim ve despot yöneticilerden, esaretten, taklitten, hurafelerden kurtarmak; medenileştirmek, birleştirmek, kalkındırmak üzere yapılan aktivist, siyasi, fikri ve ilmi çalışmaların, arayışların tümü bu düşünce ve hareketi temsil eder.”    

Kurbanoğlu: İslamcılık Bir İçtihat Hareketidir

İkinci konuşmacı olarak söz alan Bahadır Kurbanoğlu İslamcılık tartışmalarının geçmişe dayandığını ve hatta çıktığı yıllarda bile bu tartışmaların yapıldığının genç kardeşler tarafından bilinmesini istedi. İslamcılığın modern bir hareket olduğunu, İslamcılığın bir derdinin olduğunun altını çizen Kurbanoğlu, çıktığı dönemde İslamcılık kelimesinin kullanılmadığını, bunun ilk defa Fransızlar tarafından “islamist” şeklinde kullanıldığını belirtti. Batı’nın İslam dünyasına hücum etmesi neticesinde, gelenekçi, gelenekçi ama silahlı ve Afgani çizgisi olmak üzere üç tepkinin ortaya çıktığını dile getirdi. Afgani çizgisine parantez açan konuşmacı, geleneksel çizginin aksine Afgani çizgisinin Batı emperyalizmine karşı direnişin yanı sıra kendi içindeki çürüme ve yozlaşmayla da mücadeleyi önemsediğini, İslam dünyasının başına müsalat olan diktatör ve despot yöneticilerle de hesaplaşmayı kapsadığına işaret etti. Afgani, Abduh ve Reşid Rıza çizgisinin İslam dünyasına açılım getirdiğini ve umut verdiğini sözlerine ekledi. Tek parti dönemindeki baskılar ve İslam coğrafyalarındaki diğer engellemelere karşılık İslamcılığın yeniden var olduğunu, zira İslamcılığın bir içtihat hareketi olduğu; yani dönüşümlere ve değişimlere açık olduğunu belirtti. Kurbanoğlu, bu vurguyu “Ak Parti iktidara geldi, İslamcılık bitti” gibi tartışmalara binaen yaptı.

Alpay: İslamcılık Emr-i Bil Maruf Nehy-i Münkerdir

Son panelist olarak sözün kendisine verildiği Kenan Alpay ise daha ziyade konunun güncel ve aktüel boyutu üzerinde durdu. İslamcılık tartışmasına seküler çevrelerin İslam düşmanlıklarının neticesi olarak katıldığını, Müslümanların ise İslam’ın özüne dönmeyi ve adalete olan özlemi dile getirmek için katılıklarını söyledi. Namaz gibi, oruç gibi, hac gibi Müslümanların yerine getirmekle yükümlü oldukları bir emir olduğunun altını çizen Alpay, bu emrin de emr-i bil maruf nehy-i münker olduğunu; yani hakkı, sabrı, iyiliği ve merhameti tavsiye etmesi gerektiğini belirtti. İslamcılığı modern bir hareket olarak nitelendirmeyi doğru bulmadığını ifade etti. En zor zamanlarında Müslümanların ve hatta bütün insanların doğal bir refleks olarak fıtratının sesini dinleyip Allah’a yöneldiği tespitinde bulan konuşmacı, İslam dünyasında yaşanan işgal ve sömürgelerin sonucunda doğal bir refleks olarak Müslümanların İslam’a yeniden sarılmasının İslamcılığı ifade ettiğini kaydetti. Dindar nesil tartışması bağlamında da konuyu ele alan Alpay, siyasi açıdan, fiziki açıdan, toplumsal açıdan örgütlenme mantığı açısından, mücadele konsepti gibi çok boyutlu bir donanımı da beraberinde getirmesi gerektiğini; bunun öyle kısa sürede gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Kur’an-daki ekin örneği üzerinden yapılması gerekenleri özetledi. Takva elbisesi giymenin önemi üzerinde durdu.

İçeriği Paylaşabilirsiniz

Adalet-Hukuk-Merhamet Bağlamında Toplumsal Sorumluluğumuz

Sonra »

İdlib’deki saldırı Rusya’nın İstanbul Başkonsolosluğu önünde protesto edildi