Özgür-Der Ankara Şubesinin bu ayki misafiri “Siyasal Gelişmelere İlişkin Tasavvurumuz” sunumunu yapan gazeteci-yazar Kenan Alpay’dı.
Özgür-Der Ankara şubesi “Siyasal Gelişmelere İlişkin Tasavvurumuz” başlığını gazeteci-yazar Kenan Alpay’ın sunumuyla gerçekleştirdi.
Dernek salonunda düzenlenen programda, Alpay, dinleyicileri selamlayarak konuşmasına başladı.
Seçimlerle ilgili uzun vadeli bir değerlendirmeye ihtiyaç olduğunu söyleyen Alpay, AK Parti’nin seçimlerde karşısında Kılıçdaroğlu’nu görmek istemesine rağmen seçimlerin bıçak sırtı olduğunu belirtti.
AK Parti’nin “trenden inen bir daha binemez” politikasının ve bazı belediye başkanlarını istifaya zorlayan yaklaşımın doğru olmadığını ifade eden Alpay, AK Parti’nin oluşturduğu vesayete karşı olduğunu iddia eden ancak Kılıçdaroğlu’nu destekleyen Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gibilerin tutumunun da tutarsız olduğunu vurguladı.
AK Parti’nin askeri vesayete karşı verdiği mücadelenin önemli olduğunu dile getiren Alpay, “Türkiye tarihinde siyasi bir partinin ‘ordu bize muhtıra veremez’ dediği tarih tektir, 27 Nisan’dır. Bunu yapan adamın adı da Tayyip Erdoğan’dır.” dedi.
CHP’nin seçmen kitlesinin her dönemde aşağı yukarı aynı olduğunu söyleyen Alpay, MHP’den ayrılmakla beraber kodlarını CHP’nin yavaş yavaş terk ettiği militan laiklik üzerine kuran İYİ Parti’nin söyleminin daha tehlikeli olduğunu anlattı. Alpay, “Anıtkabir’e iman tazelemek için geldik demek öyle her yiğidin harcı değil. Bunu diyeceksiniz ve hiçbir tevilde bulunmayacaksınız.” diye konuştu.
Türkiye’deki ahlaksız, merhametsiz, militan tiplerin adaleti temsil etmek iddiasında olduğunu belirten Alpay, bunda bazı Müslümanların son yıllarda sergilediği örnekliklerin payı olduğunu söyledi.
Diğer taraftan elleriyle kalp işareti yapan Kılıçdaroğlu ve beraberindekilerin toplumun kalbini kazanamadığını vurgulayan Alpay, “Helalleştik deyince İskilipli Atıf Hocayı idam edenlerin, Ali Şükrü beyin kanını dökenlerin, 33 insanı dere yatağında delip deşik edenlerin, köyleri mezraları yakanların günahlarını temize çıkarmış olmuyorsunuz. Davutoğlu’nu, Babacan’ı, Karamollaoğlu’nu o masaya oturttun tamam, peki bu insanlara yakınlık gösterenleri de o masaya oturtabilir misiniz?” dedi.
Dersim harekatının Trabzon’da “ebedi şef” Mustafa Kemal tarafında yönetildiğini bildiren Alpay, Dersim katliamının yıl dönümünde neredeyse hiç kimsenin katilleri lanetlemediğini ifade etti.
Kemalist kadroların geçmişte katlettiği kişilere ilişkin pişmanlık duyduğuna dair bir emarenin olmadığını anlatan Alpay, “Helalleştik demekle helalleşmiyorsunuz. Değiştik demekle değişmiyorsunuz. Makyaj müdahalesiyle siz değişmiyorsunuz. Değişmek için bir tövbeye ihtiyaç var. Tövbe yapmadan nasıl başka biri olabilirisiniz ki?” açıklamasında bulundu.
Erdoğan ve AK Parti’ye yönelik eleştirilerde haklılık payının olduğunun altını çizen Alpay, “Seçim açısından, ülkenin siyasal olarak değişim ve dönüşümü açısından ‘gitsin de ne olursa olsun’ demek doğru değil. Böyle olduğu zaman Müslümanca bir sorumluluk duygusuyla hareket etmiyorsunuz. Çünkü Müslüman açısında en temel mesele muhatap kim olursa olsun ıslah etmektir, düzeltmektir.” değerlendirmesini yaptı.
Baharların gelişine ilişkin söylemin herhangi bir somut bilgi, belge ve projeye dayanmadığını söyleyen Alpay, Mustafa Kemal’in de ülkeyi kurmadan önce İslami bir söyleme sahip olduğunu, cumhuriyet kurulduktan sonra ise tam tersi hareket ettiğini belirtti. Alpay, Kılıçdaroğlu’nun da benzer bir yolu izlediğini kaydetti.
İslam’ın Türkiye siyasetinde siyasi anlamda sıkışanların her zaman can simidi olduğunu ifade eden Alpay, “Türkiye’de Müslümanlara, İslam’a rağmen bir şey yapabilmenin günü geçmiştir. Deniliyor ki ‘bu saatten sonra kimse imam hatiplileri kapatmayacaktır’. Kapatmayacak değil, kapatamayacaktır. ‘Başörtüsü yasaklanmayacak, teminatı benim’. Başörtüsünü zaten yasaklayamazsınız. Çünkü o güce, kuvvete ve imkanlara sahip değilsiniz artık. Eğer sahip olsaydılar bugün bu yöntemler kullanılmayacaktı.” ifadesini kullandı.
Seçimlerde zararı en aza indirmenin ve hayrı çoğaltmanın çıkartmanın hesabını yapmak gerektiğini vurgulayan Alpay, “Oy kullanma noktasında birilerine vermemenin, bir tarafı iktidara getirmeyi esirgemeyi üzerimize vacip olduğunu düşünüyorum. CHP ve İYİ Parti’nin en önemli gündemi Suriyelileri göndermek olunca ben bunu son derece tehlikeli buluyorum. Onlar bugün başörtülüye, sakallıya, Kürde bir şey diyemediği için Afganistan’dan, Suriye’den gelenlere karşı çıkıyorlar. Onların karakteri zayıf halkaya yüklenmek. Türkiye, ilk defa statükonun yanında değil Suriye, Libya, Yemen, Filistin halklarının yanında yer aldı. Diğerleri ise diktatörler, darbeciler ve katliamcıların yanında yer alıyorlar.” dedi.